Mihne Sonrasında Ehl-i Hadîs Muhitinde Fıkıh: Ebû Bekir El-Hallâl, İbn Huzeyme ve İbnü'l-Münzir
Description
İslâm düşünce tarihinin dönüm noktalarından biri de hiç şüphesiz Mihne’dir. Mihne, “Kur’ân’ın yaratılmış olduğu (halku’l-Kur’ân)” görüşünün, Abbâsî halifesi Me’mûn ile iki halefi tarafından bilhassa ehl-i hadîse mensup âlimlere dikte edilmesini ve bu görüşü kabul etmeleri için onlara uygulanan baskıları ifade eder. Me’mûn, Mihne vasıtasıyla, dinin bilgi ve hüküm kaynaklarına vâkıf ve ilmî olarak onları yorumlama yetkinliğine sahip hadis ve fıkıh bilginlerinin nüfûzunu kırmayı ve halifenin dinî otoritesini artırmayı amaçlamıştır. Ehl-i hadîs âlimlerin ekseriyeti, tehdit edildikleri veya bilfiil maruz kaldıkları baskı ve eziyet karşısında halku’l-Kur’ân görüşünü ikrar etmek durumunda kalırken, seçkin muhaddis Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) buna karşı çıkmıştır. İbn Hanbel’e göre, dinî bilgi ve hükümlerin asıl kaynağı “nakil”dir; naslar ile ilk Müslüman nesillerin görüş ve uygulamalarıdır (eser). Bu kaynaklarda bulunmayan ve onlarla irtibatsız bir şekilde sırf akla dayalı olarak vazedilen görüş ve değerlendirmeler (re’y) ise muteber değildir. O, bu türden bir görüş saydığı halku’l-Kur’ân’ı reddederken dinî bilgi ve hükümlerin meşrû ve muteber kaynakları olarak nas ve eseri vurgulamıştır. İbn Hanbel’in Mihne sürecinde kararlı ve güçlü bir şekilde vurguladığı bu husus, diğer İslâmî ilimler gibi, fıkıh düşüncesini de fark edilir biçimde etkilemiştir. Hâkim ve yaygın bir olgu olarak bir müctehidin ictihad yöntemini ve fıkhî görüşlerini esas almak suretiyle bir fıkıh mezhebi bünyesinde yürütülen fıkıh çalışmaları, hadis rivayetlerini fıkhî istidlâl süreçlerinde ve fıkıh metinlerinde belirgin bir şekilde öne çıkarıp görünür kılacak; fakih mensubu bulunduğu fıkıh çevresinde ortaya konmuş birikimin hadisle irtibatını ispat ve tahkim etmeye çalışacaktır. Ehl-i hadis ise, hadis ve eser rivayetleri çerçevesinde bir fıkhın mümkün olduğunu gösteren eserler telif edecektir. Bu makale, bahse konu gelişmenin ehl-i hadîs muhitindeki tezahürlerini, İbn Hanbel’in ictihad yöntemini ve fıkhî görüşlerini benimseyen Ebû Bekir el-Hallâl (ö. 311/923) ile “mutlak ictihad” faaliyetinde bulunmuş olan İbn Huzeyme (ö. 311/924) ve İbnü’l-Münzir’in (ö. 318/930) fıkhî mesaileri çerçevesinde incelemeyi amaçlamaktadır.
Notes
Files
07_hefe.pdf
Files
(1.5 MB)
Name | Size | Download all |
---|---|---|
md5:d1f3322e216a81b2d42474d921166629
|
1.5 MB | Preview Download |
Additional details
Related works
- Is derived from
- Journal article: https://en.theosophiajournal.com/ (URL)